düşman etmek

düşman etmek
to antagonize, to turn sb against sb

İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • akıncılık etmek — düşman ülkesindeki karşı güçleri yıldırmak, tedirgin etmek Bu toprakların üzerinde benim ecdadım akıncılık ederken ne kadar mesut ve mağrur idiler. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akın etmek — 1) düşman ülkesine saldırmak, baskın yapmak 2) toplu olarak gitmek, üşüşmek Top seslerini duyan halk sahile akın etmeye başlamışlardı. F. F. Tülbentçi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İ'DA' — Düşman etmek. * Sıçratmak. * Geri getirmek. * Muavenet etmek, yardım etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MUGAR — Düşman üzerine hücum etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MÜDAFAA — Bir hücuma ve zarar veren bir harekete karşı durmak. Def etmek. Savmak. * Düşman hücumunu men etmek. * Mahkemede: İddiacının dâvasını def edecek bir surette bir iddia dermeyân etmek, beyânatta bulunmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • eski — sf. 1) Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden? N. Ataç 2) Önceki, sabık Anlatışına bakılırsa eski kâtibe, şimdi fevkalade şık giyiniyormuş.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… …   Wikipedia

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dağıtmak — i 1) Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı. Y. K. Beyatlı 2) nsz Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek Muhacir kümeleri arasında ekmek dağıtmakla uğraşan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”